NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدُ
بْنُ
مُسَرْهَدٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْوَارِثِ
عَنْ
إِسْمَعِيلَ
بْنِ أُمَيَّةَ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
قَالَ كُنَّا
عِنْدَ
عُمَرَ بْنِ
عَبْدِ
الْعَزِيزِ
فَتَذَاكَرْنَا
مُتْعَةَ
النِّسَاءِ
فَقَالَ لَهُ
رَجُلٌ
يُقَالُ لَهُ
رَبِيعُ بْنُ
سَبْرَةَ
أَشْهَدُ
عَلَى أَبِي
أَنَّهُ
حَدَّثَ أَنَّ
رَسُولَ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ نَهَى
عَنْهَا فِي
حَجَّةِ
الْوَدَاعِ
Zührî'den; demiştir ki:
Biz (birgün) Ömer b.
Abdilazîz'in yanında (bulunuyor) idik, derken kadınların mut'a nikâhını
konuşmaya başladık. Rabî' b. Sebre denilen bir adam:
Ben babamın; gerçekten
Resulullah! (s.a.v..) Veda Haccında onu yasakladı, dediğine şâhid oldum, dedi.
İzah:
Müslim, nikâh, Nesâî,
nikâh; îbn Mâce, nikâh; Ahmed b. Hanbel, III, 404.
İslamiyetin ilk
devirlerinde zaruret icabı geçici olarak mübah kılınan mut'a nikahı hicretin
onuncu yılında Veda Haccmda yasaklanmıştır.
Bu hadis-i şerîf
Müslim'in Sahih'inde ve İmam Ahmed'in Müsned'inde şu manaya gelen lafızlarla
rivayet olunmuştur:
"Rabia b. Sebre'nin
babası Mekke'nin Fethinde Resulullah,(s.a.v.) iIa birlikte gaza etmiş ve (şunları)
söylemiştir:
Orada onbeş gece kaldık.
Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) bize kadınlarla mut'a yapmaya izin verdi.
Derken ben kavmimden bir zat ile birlikte dışarı çıktım, güzellik bakımından
ben ondan üstün idim. Arkadaşım çirkine yakm bir adamdı. İkimizin de kaftanı
vardı, fakat benim kaftanım eski, amca oğlumun kaftanı ise yepyeni idi.
Mekke'nin alt tarafında, yahut üst tarafına vardığımızda bize uzun boylu dişi
deve gibi (endamlı) bir kadın rastladı. (Kendisine):
Biz’den birimizle mut'a
yapmaya razı olur musun? dedik. Kadın:
Ne verirsiniz? dedi. Biz
de kaftanlarımızı yaydık. Kadın her ikimize de bakmaya başladı. Arkadaşım
kadının yanıbaşına baktığım görünce:
Bunun kaftanı eskidir,
benim kaftanım ise yepyenidir, dedi. Kadın ise iki veya üç defa:
Onun kaftanının zararı
yok, dedi sonra kadınla ben mut'a yaptım ve Resülallah (s.a.) mut'ayı haram
edinceye kadar yanından çıkmadım.[Müslim,
nikâh; Ahmed b. Hanbel, III, 405.]
Müslim'in diğer bir
rivayetinde de şu ifâde vardır: Fetih yılında Mekke'ye girdiğimiz vakit
Resûlullahi mut'a yapmamızı emir buyurdu. Artık ondan bizi nehyedinceye kadar
mut'adan çıkmadım.[Müslim, nikâh]
Buhârî'nin Sahıh'inde
ise Resûlallah'ın mut'ayı ve ehli eşek eti yemeyi Hayber günü yasakladığı kayd
edilmektedir.[Buhârî, nikâh]
Müslim ile İmam Ahmed'in
rivayet ettikleri bir başka hadis-i şerifte de Resülallah (s.a.v.) .mut'a
nikâhına Evtas yılında sadece üç günlüğüne izin verdiği ve üç gün sonra da
yasakladığı ifâde ediliyor.[Müslim, nikâh; Ahmed b. Hanbel, IV, 55.]
Bu rivayetler arasında
bir çelişki bulunduğunu zannetmek doğru değildir. Çünkü mut'a nikahı önce
hicretin yedinci yılında Hayber'de mubah kılınmış, bir süre sonra
yasaklanmıştır. Nihayet hicretin sekizinci yılında Mekke'nin fethi sırasında
tekrar mubah kılınmış, bir süre sonra da yasaklanmıştır. Resûl-i Ekrem
Efendimiz bu yasağın kesinleştiğini te'kîd etmek maksadıyla Veda Haccında bu
yasağı yeniden ilân etmiştir. Böylece İslâmiyette bu iş son şeklini almış ve bu
yasak kesinlik kazanarak yerine oturmuştur.
Müslim ile İmam
Ahmed'in rivayetinde geçen Evtas Gününden maksat da Mekke'nin Fethedildiği
gündür.
Üç şey’in ikişer defa
neshedildiği söylenir. Bunlar mut'a nikâhı, ehlî eşek eti yemek, namaz kılarken
Beyt-i Makdise yönelmek. Ulemâdan bazılarına göre mut'a nikâhı zaten geçici olarak
helâl kılındığı için onu yürürlükten kaldıracak bir neshediciye ihtiyâç
yoktur. Çünkü bir hükmün yürürlükten kaldırıldığından bahsedilmesine ihtiyaç
duyulması için o hükmün daha önce devamlı olarak yerleşmiş olması
gerekir.[Ahmed b. Hanbel, III, 404.]